Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen ‘Anadolu Medya Ödülleri Töreni’nde açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın açıklamaları özetle şöyle: Anadolu Medya kurumumuz büyüdü, Türkiye’nin her yerine dal budak saldı. Federasyonumuzun yoluna güçlenerek devam etmesinden mutluluk duyuyorum. Mahalli medyamız insanımızın talep, beklenti ve eleştirilerini aktarmada bir nevi köprü görevi yapıyor. Anadolu medyası ne kadar etkili olursa, demokrasi kültürümüz öyle güçlü olacaktır. Sizlere gereken her türlü desteği vermeye çalıştık. İnşallah bundan sonra da size sahip çıkmayı sürdüreceğiz. Milletin karşısında konumlanan değil, milletin yanında dimdik duran Anadolu medyasına kapımızın her zaman açık olduğunu buradan ifade ediyorum.
‘Bize basın özgürlüğü dersi verenler, işgal altındaki Filistin topraklarında yaşananlara ses çıkarmıyorlar’
Anadolu yayıncıları yüz yüze geldiğimiz kritik kavşaklarda duruş sergilediler. Gezi olaylarında birileri 24 saat canlı yayınlarla gezici vandalları överken, siz milletten yana tavır koydunuz. Sizler milli iradenin sesi oldunuz. Terör saldırılarından bölgedeki pek çok gelişmede, sizin samimi desteğinizi yanımızda hissettik. Gazze’deki katliamda da aynı hassasiyeti devam ettirdiğinizi memnuniyetle takip ediyorum. İnsanlığımızın da sınandığı bu cinnet haline tepki göstermek, Filistin’e borcumuzdur. Bize yıllardır basın özgürlüğü dersi verenler, işgal altındaki Filistin topraklarında yaşananlara ses çıkarmıyorlar.
‘Mazlumun yanında zalimin karşısında olmaya devam edeceğiz’
Öyle bir çifte standart ile karşı karşıyayız ki 8 ayda 150 gazeteciyi katledenler hala basın özgürlüğünden bahsedebiliyor. Rahmetli Ahmet Kaya ne diyordu: Nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan ahmakça.
Elbette tarih; zulüm karşısında susanlarla, hakkı ve hakikati haykıranları kaydetmektedir. Zor dönemde konuşanlar, insanlığın vicdanında da ibra olacak. Bugün soykırım karşısında 3 maymunu oynayanlar alınlarına yapışan kara lekeyi silemeyecek. Biz tarihin doğru yerinde olma çabası içindeyiz. Siyasetçilerimiz Filistinli kardeşlerimiz ile dayanışma içinde oldu. İş dünyamız, öğrencilerimiz tek vücut olarak Gazzeli mazlumlara sahip çıktı. Milletimiz olarak bundan onur duyuyoruz. Biz Filistinli kardeşlerimizi savunurken aslında insanlığı savunuyoruz, barışı, adaleti ve özgürlükleri de savunuyoruz.Bu çizgimizi sonuna kadar muhafaza edeceğiz. Mazlumun yanında zalimin karşısında olmaya devam edeceğiz.
‘Terörle demokrasi bir arada bulunmaz’
Medyamız yıllarca vesayetin gölgesinde haber yapmaya çalıştı. Medyamız darbeciler namıma milleti denetledi, milleti terbiye etti. Vatandaşa ayar vermeye çalıştı. O zaman nasıl bir medya düzeninin olduğunu biraz basın tarihi okuyan herkes gayet iyi biliyor. O dönem cuntacıların basın bülteni gibi çıkan gazetelerini şimdi yüzümüz kızararak okuyoruz. Bunlar müzik kutusu gibi kimi zaman darbecilerin türkülerini söylediler. Sonra terör örgütü mensuplarının şarkılarını çaldılar. Hatta Kandildeki bölücü canilere, yere izmarit atmıyorlar dediler. Her şeyi yaptılar ama milli iradeden yana tavır alamadılar. Teröristler şehirlerimizi hendek ve çukurlarla bizden koparmaya çalışıyor, bunlar şehir eşkiyalarına canlı kalkan oluyorlar. Demokrasiyi savunurken ortada yoklar, şehit edilenleri polisi, askeri, öğretmeni, işçiyi savunurken ortalıkta yoklar. Ama söz konusu bölücü terör örgütü olunca cepheye koşup en ön safta yer almaktan çekinmiyorlar. Terörle demokrasi bir arada bulunmaz.
Sırtını elinde kalaşnikof olana, molotof olana, bomba olana dayayarak meşru siyaset yapılmaz. Terörle sivil siyaset yan yana durmaz, terörle demokrasi bir arada bulunmaz
‘Yargının Hakkari ile ilgili verdiği karar kimseyi rahatız etmesin’
Yargının Hakkari ile ilgili vermiş olduğu karar kimseyi rahatsız etmesin. Yargı burada kanunu değil, hukuku konuşturmuş ve kararını da buna göre vermiştir. Bunlar ne yaptı hemen parlamentoyu ayağa kaldırmaya çalıştı. Orada elinizde pankartlarla tekme yumruk sağa sola saldırmanın size kazandıracağı bir şey yok. Sizin karşınızda hukuku savunacak parlamenterler var. Dünyanın hiçbir ülkesi dağdaki eli kanlı teröristin belediyelere sızmasına göz yummaz. 31 Mart’tan önce ne dedik? Eğer adaylarınız gayriyasal işlere girmediyse söyleyecek sözümüz yok ama gayriyasal işler yapmışsa bizler de yasaları işletmek durumundayız. Hakkâri bunun ilk adımı olmuştur. Hukuk da gereğini yapmıştır.
‘Belediyeler kimsenin arka bahçesi değildir’
Türkiye belediye hizmet binalarında Kandilin atadağı insanların başkan tokatladığı günler geçirmiştir bunları terkar yaşamak istemiyoruz. Milletimizin hafızasında derin izler bırakan bu acı olayların tekrar yaşanmasına izin vermeyiz. Hukuk bunu gerektirir. Terörle arasına mesafe koymayan, hatta sırtını teröre yaslayarak siyaset yapılamayacağını artık herkesin kabullenmesi gerekiyor. Bağırarak, Mecliste nümayiş yaparak milletin temsilcilerini susturacaklarını zannedenlere şunu hatırlatıyorum, belediyeler kimsenin arka bahçesi değildir.
Muhalefet partileri koro halinde bilindik ezberleri tekrarlamak yerine terör-siyaset ilişkisini sorgulamalı, Kandil güdümlü siyasetin Türk demokrasisine verdiği zararların ortadan kaldırılmasına odaklanmalıdır. İlla bir tepki gösterilecekse hukuk çerçevesinde uygulanan idari tedbirlere değil Kandil’in belediyelere çökme girişimlerine gösterilmelidir.
GÜNDEM
05 Aralık 2024SPOR
05 Aralık 2024GÜNDEM
05 Aralık 2024SPOR
05 Aralık 2024SPOR
05 Aralık 2024GÜNDEM
05 Aralık 2024GÜNDEM
05 Aralık 2024